top of page
Ara
  • İlker KALDI

Gülmek Üzerine


Hiçbir sebep yokken gülmek mümkün müdür?

İçinizden geçeni tahmin edebiliyorum: “Durduk yerde gülene deli derler”.

Peki bebekler, çocuklar birer deli midir? Çünkü onlar günde ortalama 400 kez kahkahalarla gülebiliyorlar, üstelik bu kahkahaların çoğu sebepsiz. Yetişkin bir insan ise günde ortalama 15 kez, evet sadece 15 kez gülebiliyor.

Onun için çocuklar akla gelebilecek her şeyden büyük keyif alırlarken, biz yetişkinlerin çoğu hayatı hep keder penceresinden izliyoruz. Bu nedenle de stres, hastalık, bıkkınlık yakamızı bırakmıyor.

Bizler büyüdükçe her şeyi bir sebebe, mantıklı bir açıklamaya bağladık. Doğal olarak neşelenmek ve gülmek de nasibini aldı bu mantık oyunundan. Ondan sonra da gülmeyi unutmaya başladık yavaş yavaş. Mutlu olmak için hep dışımızdan bir şeyler beklemeye başladık. Bir damla mutluluk için özgürlükten vazgeçip insanlara, eşyalara, durumlara, olaylara teslim ettik kendimizi.

“Okulu bitirince”, “İlk otomobilimi alınca”, “Evlenince”, “Çocuğum olunca”, “Şu borçlar bitince”… tanıdık geliyor mu bu cümleler?

Bu cümlelerdeki dilekler gerçekleşince başlayan mutluluğumuz sürekli oluyor mu? Hayır. Etkisi geçicidir.

Çünkü mutluluk sebebe bağlıdır ve dışarıdan gelir hayatımıza. Oysa neşe, sevinç kendi ürettiğimiz bir duygudur. İçimizden gelen bir enerjidir. Bu enerjiyi açığa çıkarmanın en etkili yolu ise gülmektir.

Evet gülmek… Çocukça ve sebepsiz yere gülmek. İşte ancak o zaman olumsuz stresten ve hastalıklardan arınmaya, yaşama, dünyaya, sorunlara başka bir gözle bakmaya başlıyor insan.

Gülmenin yararlı etkilerini sadece ben söylemiyorum. Bilim dünyası da yaptığı araştırmalarla aynı sonuçlara ulaşmış. (Bkz. Norman Cousins, Dr. William F. Fry, Dr. Lee Berk, Dr. Hunter Adams).

Yapılan tüm araştırmalar, gülmenin, özellikle kahkahanın –taklit edilmiş bir kahkaha olsa bile- vücudun endorfin (mutluluk) hormonu salgılamasını sağladığını, enfeksiyona yakalanma riskini azalttığını, kan basıncını ve stres hormonu düzeyini düşürdüğünü, kanserli hücreleri küçülttüğünü saptamıştır.

Çünkü kahkaha vücuda daha çok ve temiz hava, yani oksijen göndermenin en etkili yollarından birisidir. Vücuttaki oksijen miktarının artması, psikolojik olarak kendimizi iyi ve neşeli hissetme, fizyolojik olarak hastalıklara karşı daha dirençli olma ya da mevcut hastalıkların daha hızlı iyileşmesine katkı sağlama işlevi görür.

Bu sonuçlar, 1995’ten bu tarafa bir tür terapi olan “Kahkaha Yogası”nın dünyada çok hızlı bir biçimde yaygınlaşmasına yol açmıştır.

Bir sonraki yazımda konuya devam etmek üzere, çocuklar gibi şen kahkahalar atabilmeniz dileğiyle.


53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page